- (2008) Volume 2, Issue 4
Davut Turan1, Beyhan Taş2*, Muammer Çilek, Zeynep Yılmaz2
1Rize Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Temel Bilimler Bölümü, Rize
2Ordu Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Perşembe, Ordu
Fish samples were collected from River Melet between November 2004 and October 2005 and evaluated from the taxonomic point of view. Sampling were made in the river mouth where is between the Ordu Dam which is planning to build on River Melet and from the location where is offered for HES to the coast of the Black Sea. In this research, seven species were determined belonging to three families. Barbus tauricus (Kessler, 1877) (50 %) was dominant species and followed by the other species in turn Vimba vimba (Linnaeus, 1758) (14%), Capoeta banarescui (Turan, Kottelat, Ekmekçi & İmamoğlu, 2006) (14%), Neogobius kessleri (Günther, 1861) (9%), Neogobius fluviatilis (Pallas, 1814) (8 %), Leuciscus cephalus (Linnaeus, 1758) (4%) and Mugil cephalus (Linnaeus, 1758) (1%). Capoeta banarescui and Neogobius kessleri species are new records for Middle Black Sea Region.
Freshwater, fish fauna, Melet River, Ordu
Doğal göl ve nehirler dünyamızın çok önemli ekosistemleridir. Göl ve nehirler dünya yüzeyinin yalnız % 2.5, baraj gölleri ise % 0.001’lik kısmını kapsar (Shiklomanov, 1999). Nehirler yeryüzünün küçük bir parçasını oluşturmakla beraber, enerji, madde ve biyoçeşitlilik açısından zengin ekosistemlerdir (Malanson, 1993). Akarsular aynı zamanda yeryüzündeki yüzeysel tatlısu kaynaklarının ve su döngüsünün de önemli elemanlarındandır. Akarsular ve ilişkili bulunduğu havza hem biyotik hem de abiyotik birçok elemanla çevrili karmaşık bir ekosistemdir. Bu karmaşık ekosistem, kaynak noktasından döküldüğü denize kadar uzanan bölgede bir çok ekolojik faktörün etkisi altındadır.
Türkiye’nin dünyadaki konumu itibariyle önemli sayılabilecek su kaynakları potansiyeli vardır. Bu kaynakların yaklaşık %95.48’ini denizler (24135000 ha), %3.52’sini doğal göller (890300 ha), %1.35’ini baraj gölleri (341900 ha), %0.79’unu akarsular (200000 ha), %0.27’sini lagün gölleri (70000 ha) ve yaklaşık %0.04’ünü (10000 ha) göletler oluşturmaktadır (Yıldırım ve Okumuş, 2004). Ancak sucul kaynaklarımızın yeterli derecede korunduğu ve sürdürülebilirliğinin sağlandığı söylenemez. Bu durumda su kaynaklarımızın biyolojik çeşitliliğinin saptanması oldukça büyük önem taşımaktadır.
Coğrafik konumu ve farklı iklim özelliklerinden dolayı Anadolu’nun lotik ve lentik sistemleri çok farklı biyoekolojik özelliklere sahiptir. Türkiye’de tatlısu balık faunasının tespiti ile ilgili çalışmalar daha çok Batı, Orta ve Güney Anadolu bölgelerini kapsamakta olup, çok azı Karadeniz Bölgesi’nde gerçekleştirilmiştir. Berg (1948–49) ve Slastenenko (1955–56) Karadeniz Havzasında dağılım gösteren balıklar ile ilgili eserlerinde Türkiye’nin Karadeniz Kıyılarında bazı türlerin yayılış gösterdiğini bildirmişledir. Kuru (1971, 1975) Orta ve Doğu Karadeniz bölgelerindeki bazı akarsu ve göllerinde yaşayan balıkları sistematik ve zoocoğrafik yönden, Aras (1974) Çoruh ve Aras Nehirleri’nde yaşayan alabalıkların (Salmonidae) biyolojik ve ekolojik özellikleri üzerine, Erk’akan (1983) Sakarya Havzası’nda yaşayan balıkları taksonomik ve biyo-ekolojik yönden, Kutrup (1994) Trabzon yöresindeki tatlısularda yaşayan balıkları taksonomik ve ekolojik yönden araştırmışlardır. Bunu takip eden yıllarda Uğurlu-Helli ve Polat (2001) Mert Irmağı’nın (Samsun) balık faunasını, Turan ve Turan ve ark. (2003, 2005), Artvin ve Rize’de yayılış gösteren balıkları taksonomik ve ekolojik yönden, Uğurlu ve Polat (2006, 2007) Samsun ilinin balık faunasını araştırmışlardır. Türkiye içsu balıklarının son sistematik durumu ise Kuru (2004)’nun yaptığı çalışmayla değerlendirilmiştir. Turan ve ark. (2006), Capoeta tinca olarak rapor edilen populasyonları karşılaştırdıklarında, C. tinca’nın yayılış alanının Marmara kıyılarındaki akarsular ile sınırlı olduğunu bildirmişlerdir. Bununla birlikte Doğu Karadeniz kıyılarındaki Capoeta banarescui (Terratypica: Çoruh Nehri) ve Batı Karadeniz populasyonunu Capoeta baliki (Terratypica: Sakarya Nehri) türlerini yeni tür olarak tanımlamışlardır.
Bu çalışmalar incelendiğinde, Karadeniz Bölgesi’nin Orta ve Doğu Karadeniz Bölümleri arasında doğal sınır olan Melet Irmağı’nda ve Ordu civarında şimdiye kadar balık faunası ile ilgili ayrıntılı bir çalışma yapılmamıştır. Yakın zamanda Mesudiye’de Topçam Barajı’nın su tutmaya başlaması ve daha aşağı kesimde projesi tamamlanan Ordu Barajı ve HES’in inşaatının başlamasıyla akarsu ekosisteminin flora ve faunasında büyük değişimler yaşanacaktır. Akarsu rejimi değişecek, mevcut akarsu yatağından daha az su akması başta balıklar olmak üzere suda yaşayan birçok sucul canlıyı olumsuz yönde etkileyecektir. Bu nedenle, bu çalışmada Melet Irmağı’nın üzerinde yapımı planlanan Ordu Barajı’nın kurulacağı mevkiinden sahile kadar olan mansap kısmında yaşayan balık türlerinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Böylece elektrik üretim amacıyla kurulacak olan santrallerin uzun zaman içinde balık faunası ve balık stokları üzerine yapacağı etkiyi saptamaya önemli katkı sağlayacaktır.
Melet Irmağı, Ordu ilinin en büyük akarsuyudur. Irmak, bölgenin Orta ve Doğu Karadeniz Bölümleri arasında doğal bir sınır oluşturur. Konumu 40º18’-41º08’ kuzey paralelleri ile 36º52’- 38º12’ doğu meridyenleri arasındadır (Şekil 1). Irmağın yaklaşık uzunluğu 161 km’dir (Anonim, 2004).
Bu akarsuyun aşağı havzasında yaşayan balık türlerini tespit etmek amacıyla 5 farklı istasyondan balık örnekleri toplanmıştır (Şekil 1). Balık örneklerin toplanmasında elektroşok aleti kullanılmıştır. Bu aletin etkili olmadığı derin bölgelerde 2–2.5 m çapında ve ağırlığı 5–9 kg arasında değişebilen çeşitli serpme ağlar kullanılmıştır. Özellikle akarsuların derin bölgelerinde daha ağır serpme ağlar tercih edilmiştir. Balık örnekleri % 4’lük formaldehit ile tespit edilmiş ve laboratuvara taşınmıştır. Bu örneklerin tür seviyesinde ayrımları yapıldıktan sonra her türün meristik karakterleri belirlenmiştir. Araştırma alanında sıcaklık, çözünmüş oksijen ve pH CyberScan DO 100 ve CyberScan PC 300 portatif cihaz ile örnekleme sırasında arazide ölçülmüştür. Diğer analizler Ordu İl Tarım Müdürlüğü Araştırma Laboratuvarı’nda spektrofotometrik olarak ölçülmüştür.
Saptanan türlerin kompozisyonu
Orta ve Doğu Karadeniz’i coğrafi bölge olarak ayıran Melet Irmağı’nın mansap kısmında yaşayan balık türlerini tespit etmek amacıyla 5 farklı istasyondan balık örneği toplanmış (Şekil 1) ve taksonomik açıdan değerlendirilmiştir. Bu çalışmada, 3 familyaya ait 7 tür tespit edilmiştir. Araştırma sahasında en baskın olarak bulunan tür Barbus tauricus (Kessler, 1877) olup bunu sırasıyla Capoeta banarescui (Turan, Kottelat, Ekmekçi ve İmamoğlu, 2006), Vimba vimba (Linnaeus, 1758), Neogobius kessleri (Günther, 1861), Neogobius fluviatilis (Pallas, 1814), Leuciscus cephalus (Linnaeus, 1758) ve Mugil cephalus (Linnaeus, 1758) türleri takip eder. Bu türlerden Capoeta banarescui ve Neogobius kessleri Orta Karadeniz Bölgesi için yeni kayıttır. Aşağı Melet Irmağı’nda yaşayan balık türlerinin yüzde miktarları Şekil 2’de gösterilmektedir.
Saptanan türlerin taksonomik pozisyonları ve diagnostik karakterleri
Ordo: Cypriniformes
Familya: Cyprinidae
Barbus tauricus
D. III-IV 7–8; A. III 5; L. lat. 49–77; L. tran.10– 16/7–10; Farinks diş. 2.3.4–4.3.2; Solungaç dik. 7–9
Capoeta banarescuiD. III 8; A. III 5; P. I 18–19; V. I 8; L. lat. 64–80; L. tran 13–16/18–21; Farinks diş. 2.3.4–4.3.2; Solungaç dik. 10–15
Vimba vimba
D. III 8; A.III 18–21; P.I 15; V. II 9–10; L. lat. 57–63; L. trans. 9–10/5–6; Farinks diş. 5–5; Solungaç dik. 16–20
Leuciscus cephalus
D. III-IV 8; P. 14–16; V. 7–9; A. III-IV 8–9; L. lat. 43–46; L. trans.7-8/3-5; Farinks diş. 2.5–5.2; Solungaç dik. 8–10
Ordo: Mugiliformes
Familya: Mugilidae
Mugil cephalus
D1. IV; D2. I 8–9; A. III 8–9; P. 17; V. 15; Sq. 42–45
Ordo: Perciformes
Familya: Gobiidae
Neogobius fluviatilis
D1. VI; D2. I 15–17; A. I 13–15; P. 17–18; V. I 5; Sq. 58–65
Neogobius kessleri
D1. VI (VII); D2. I 16–18; A. I 13–15; P. 18-21; Sq. 63-75
Melet Irmağı’nın bazı fiziko-kimyasal özellikleri
Aşağı Melet Irmağı’nın bazı fiziko-kimyasal özelikleri Tablo 1’de verilmiştir. Aşağı Melet Irmağı’ndaki balıklar ılıman iklim kuşağında yaşayan, sıcaklık istekleri genel olarak 4–24°C, pH aralığı ise 6–7.8 arasında değişen türlerdir. Tablo 1’de görüldüğü gibi, ortam sıcaklık bakımından uygundur. Ancak suyun bazik olduğu görülmektedir.
Melet Irmağı üzerinde Ordu Barajı ve HES için projesi yapılan yerden denize kadar olan yaklaşık 10 km uzunluğundaki mansap kısmında, balık türlerini belirlemek amacıyla yapılan bu çalışmada, 3 familyaya ait 7 tür belirlenmiştir. Bu türler Barbus tauricus, Capoeta banarescui, Leuciscus cephalus, Mugil cephalus, Neogobius fluviatilis, N. kessleri ve Vimba vimba’dır. Bu türlerden Capoeta banarescui ve Neogobius kessleri Orta Karadeniz Bölgesi’nde ilk defa saptanmıştır.
Melet Irmağı’ndaki biyolojik yaşam özellikle beşeri faaliyetlerin tehdidi altındadır. Akarsuya yapılan her türlü etki (taş ocağı-kum-çakıl işletmeciliği, kentleşme, endüstrileşme, tarım, otlakçılık, ağaç kesim, vb.) sucul ekosisteme zarar vermektedir. Su akışında değişiklik, sıcaklık değişimi, su bitkilerinin yok olması, erozyon, heyelan ve su yatağının kazınması nedeniyle sudaki bulanıklık, tortu vb. durumlar sudaki biyolojik çeşitliliği, özellikle de balık larvalarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu durumda birçok sucul canlı çeşitliliği yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Tespit edilen balık türlerinden Barbus tauricus ve Mugil cephalus IUCN kırmızı listesinde yer almamaktadır. Leuciscus cephalus’un ve Vimba vimba’nın kırmızı listedeki statüsü LC (en az endişe verici), Neogobius fluviatilis ile Neogobius kessleri’nin ise DD (yetersiz veri)’dir (https://www.fishbase.org/, https://www.iucnredlist.org/).
Bu çalışmanın, Ordu Barajının uzun süre içerisinde Melet Irmağı’nın balık faunası ve diğer sucul organizmalar üzerine yapacağı etkiyi anlamamız ve doğru olarak yorumlamamıza önemli katkı yapacağı düşünülmektedir. Ayrıca Türkiye’nin çeşitli bölgelerindeki akarsular üzerinde kurulacak bu tür santrallerin, kurulmadan önce fauna ve florasının tespit edilmesi, ülkemizin biyolojik çeşitliliğin korunması ve devamlılığı için zorunludur.